Milliyet Gazetesi yazarlarından Abbas Güçlü'nün Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'ya yönelttiği bir soru sonrasında yaşananlar, eğitim sistemimizdeki sorunların çözülebilmesi için gerekli formülün "nasip" ten geçtiğini bizlere göstermiştir.
Abbas Güçlü, eğitimdeki reformların olası bir bakan değişimiyle birlikte değişip değişmeyeceği yönünde yönelttiği soruya, Bakan Çubukçu'nun "iktidar da ben de değişmeyeceğim" şeklinde yanıt verdiğini aktarması üzerine, Bakan'dan yayınlanması istemiyle tekzip gelmiştir. Gelen tekzip ise hayli şaşırtıcı ve ilginç değerlendirmelere sahiptir.
Çubukçu?nun gazetede yer alan düzeltmesinde "Röportajlarıma bakıldığında da her zaman bulunduğum makamları nasip kavramıyla tanımladığı görülecektir. Kişiliğime, değer yargılarıma ve demokrasi anlayışıma ters olan bu ifadeyi kesinlikle reddediyorum." ifadeleri yer almaktadır. Bakan?ın makamını nasip kelimesiyle açıklaması; nasip kelimesinin de kısmet, talih, baht gibi kelimelerle açıklanması, eğitim politikalarının merkezindeki zihniyeti göstermesi açısından önemli bir işarettir. Milli Eğitim Bakanı'nın görevinin başına seçilirken nasibi olduğu için değil, bu göreve ve alanın sorunlarına hakim olduğu gerekçesiyle, liyakat ilkesiyle ve göreve uygun olduğu gerekçesiyle hareket edilmelidir. Bu çerçevede makamını nasip kavramıyla açıklayan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'ya sormak istiyoruz:
Danıştay'ın ilgili durumda sözleşmenin feshedilmesini engelleyen kararı öncesinde, 30 günden fazla rapor aldığı için sözleşmesi feshedilen öğretmenlerin ölüme, hastalığa terk edilerek içine itildikleri hayata tutunabilme mücadeleleri onların nasibi miydi? Resmi rakamlarla 130 bin olarak ifade edilse de 400 binleri bulan öğretmen açığına rağmen, ataması yapılmayan, işsiz öğretmenlerin içinde bulundukları koşullar onların bahtı mıdır? Ücretli öğretmenlik uygulaması ile her türlü güvenceden mahrum halde mesleğini yapmaya çalışan öğretmenlerimizin kazandıkları üç kuruş para, onların kısmetine düşen pay mıdır? Eğitim sistemimizin bir enkaz haline getirilmesi sonrasında öğrencilerimizin, velilerimizin ve biz eğitim emekçilerinin talihinde, bu sorunlarla karşı karşıya kalmak mı vardır?
Eğitim Sen olarak, eğitim hizmetinin bir kamu hizmeti olduğunu ve bu hizmetin örgütlenmesinde "ya nasip" mantığıyla değil, kamusal, parasız, demokratik, bilimsel ve anadilinde bir eğitim için evrensel ve demokratik ilkeler ile genel idare esasları düzleminde hareket edilmesi gerekliliğini başta Bakan Çubukçu olmak üzere tüm yetkililere hatırlatıyoruz.
Kaynak:EĞİTİM SEN
Bu Sayfa
10760
kez okundu.
Bu Sayfa İçin Yazılmış Tüm Yorumlar